9 Ara 2008

Tatlı Su Kurnazı

İçime atıyorum. Dün geceden sonra yine sabah oldu. Tekrar ayıldım. Hemen seni aradım. Sen yoktun. Oradaydın belki, telefonun ucundan bunları konuşmamamız gerektiğini. Şimdi yeniden kaybolmaya,
bilincimi yitirip başka bir şey olmaya ihtiyacım var. Torbacıyı aradım. Bir anama sövmediği kaldı. Sabahın köründe rahatsız edilmemesi gerekiyormuş. Ben rahatsızım. Bir yerine sürtünmeliyim hayatın ama çıkamıyorum. Kaldım 30 m2'lik odamda. İçmeye sigaram yok. Bira bitmiş, bir duble votka kalmış. Hızla onu vurucam. Belki hareketlenmemi sağlar. Haass. İyi yağmurda başladı. Arabada benzinde yok. Sen de yoksun. Kankalarım onlarıda siktir et. İbneler.
Susadım sanırım. Bir yerden bir tartı bulmalıyım. Çok kilo verdim. En son senin evinde tartım kendimi. Karakter dahil 59 kilogram, galiba biraz daha zayıfladım. yaş 21'den bu güne 26 kilo kaybettim. Zayıflıyorum. İçler dışlar ufak bir hesap yapmak lazım şimdi. bunca senede kaç kilo umut biriktirdim? Kaç kilo harcadım? Ne kaldı şimdi içimde?

Karşı tepeye bir yıldırım düşüyor.
O anın aydınlığında seni görüyorum.
Gerçekleri görüyorum.
Bildiğim bütün yalanları unutuyorum.

Yalansız hayat zor. Sensiz bir gelecek. Hayır ben buna hazır değilim. Kaldırabileceğim gün olduğunuda zannetmiyorum. Zaten yağmur durdu. Şimdi kalkıp kafamı kıracağım. Teoman'ın şarkısı gibi olacak hayat: İstanbul'da Sonbahar...

Hiç yorum yok: